Nereye gidiyoruz ?

"Yeryüzündeki şartların düzelmesi, sadece bilimsel buluşlardan çok ahlaklı bir yaşama düzeninin gerçekleşmesine bağlıdır." demiş Albert Einstein. Yaşam koşullarımızı iyileştirmenin teknolojik gelişme ve buluşlarla değil ahlaki düzenin tesis edilmesi ile ahlaklı yaşamakla mümkün olacağını vurgulamış.
Ahlaklı bir yaşam söz konusu olmadığında yapılacak her bilimsel buluş insanlığın yararına değil özellikle yozlaşmasına, bozulmasına hizmet için kullanılabilir. Buna örnek olarak geçtiğimiz kış aylarında yaşanan H1N1 olayını gösterebiliriz sanırım. Ahlak kavramı olgunlaşmamış dünyamızda laboratuvarda geliştirilen bir virüs insanlığın yararına değil özellikle zararına kullanılmamış mıdır ? Ahlaki değerlerden yoksun dev ilaç firmaları yarattıkları canavar virüs sayesinde birçok ülkenin kısıtlı kaynaklarını kendi kasalarına indirmek için kullanmamış mıdır ? Örneklere televizyon ve telefon gibi önemli buluşları da ekleyelim. Televizyon gibi güçlü bir medya ortamı insanlığın haberleşmesinde, bilgilenmesinde kullanılacağı yerde günümüzde insanlığı zihinsel bulanıklığa itmek için kullanılmıyor mu ? Telefonlar bireysel iletişim ihtiyacından ziyade kişisel bilgilere ulaşmak için dinleme aygıtları olarak kullanılmıyor mu ? Bu örnekleri teknolojinin değişik alanlarında yapılan birçok örnekle zenginleştirmemiz mümkün. Hatta her teknolojik buluşun ahlaklı yaşamayanlarca insanlığın aleyhinde, yaşam koşullarımızı olumsuzlaştırmak için kulanıldığını iddia edersek yalan söylemiş olmayız.
Biz Türkler tarihimiz boyunca ahlaklı yaşamımızla, doğaya ve canlılara saygımızla varlığımızı sürdürdük. Türkler islamiyeti kabul ettikten sonra ahlaklı yaşam konusunda batılılara örnek teşkil etti. Dünyanın ulaştıkları her noktasını güzelleştirmek, geliştirmek için katkıda bulundu. Ta ki batının ahlaksız yaşam biçimi içine nüfuz edip ahlaki yapısını bozmaya başlayana dek. Batının buluşlarını alıp ahlaklı yaşamımızla birleştirsek şimdi sadece Türkler ve yaşanabilir bir dünya olurdu. Aramıza kabul ettiğimiz batılı kimlikler bizleri yavaş yavaş ahlaklı yaşamımızdan uzaklaştırdı. Uzaklaşmış olabiriz ama içimizde, genlerimizde, dinimizde var olan ahlak tamamen silinmiş değil. Ahlaklı yaşamımızı ön plana çıkararak atalarımızın izinde yine insanlığın zirvesine çıkacak beceri ve yetkinliğe sahibiz.
Ata'mız "Türk çocuğu atalarını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır." diyerek bize yol göstermiştir. Tarihimizi öğrenerek, kimliğimize sahip çıkarak tarihteki gücümüze ulaşmamız mümkündür. Genlerimizdeki bu gücü yeniden harekete geçirmek ve insanlığı bir adım daha ileri götürmek herbirimizin elindedir. Medyanın bizleri sürüklediği ahlaki bozulmuşluk girdabından kurtulup sahip olduğumuz değerleri insanlığa yaymak ve teknolojiyi bir araç olarak kullanarak dünyamız yaşanabilir bir çevre kazandırmak hepimizin görevidir.
Ne mutlu TÜRK'üm diyene
Yorumlar
Yorum Gönder